19 Ocak 2010 Salı

Yavuz'a

KENDİNİ YOK SAY SONRA


bütün nehirleri say bana
uyuyan karıncalarından tut da
bütün denizlerine
bütün körfezlerine kadar
dünyanın en güzel şehirlerini
gidilmemiş ülkelerini anlat bana.

en güzel kadınları henüz sevilmemiş
onlar gölleridir aydınlığımızın
onlar vurulduğumuz gözlerdir
yolunda kan akıttığımız çöller
biriken yaralarımız
yuvarlandığımız kuyular
atladığımız çukurlardır.

duvarın dibine dökülen yaşlarını sil
yaprakların çaresizliğini,
kaçarken bıraktıklarını
oyuklara sinmiş yalnızlığını
vazgeçemediklerini
unutamadıklarını bırak gitsin
adına hala bir gül sakladıklarını
dokunmaya kıyamadıklarını
hatırla.

sonra kendini bırak boşluğa
sularında kaybol
yok saysınlar seni sonra.

Akın Güre
19 Ocak 2010 09:20

İstanbul

18 Ocak 2009 Pazar

Eski Hatıra Defterinden Eski Yazılar....

"Merhaba Sırdaş Dostum,

Sana da en az canım kadar sevdiğim Yavuz'um kadar güveniyorum ve seninle de çok iyi sevgili olcağız.Çünkü seni de Yavuz'un bir parçası olarak
görüyorum ve seviyorum. Yalnız şunu bil ki; seni sadece bir sırdaş olarak seviyorum. Bu bir defter dahi olsa Yavuz'umun yerini klimse alamaz. O benim tek sevgilim ve ölünceye kadar öyle kalacak. Lafta değil gerçekten de öyle olacak. Onu çok seviyorum ve onunla gurur duyuyorum...Canım benim, keltoşum..."

22 Haziran 2008 Pazar

*KENDİNİ YOK SAY *
--------------------Yavuz'a---------

dünyanın bütün nehirlerini say şimdi
sonra kendini yok say
taşların altına yuvalanan karıncaları
gökyüzünü say
bütün denizlerini
balıklarını
kuşlarını say

bütün güzel dediğin şeyleri
dünyanın en güzel şehirlerini
en güzel kadınlarını
bildiğin en uzak yerleri
afrikanın göllerini
gözlerinin eremediği

bütün beklentilerini say şimdi
çocukluğundan giydiğin
yıkanmamış, ilk gün gibi duran
eskimeyen gözleri
yolunda kan akıttığın çölleri
dizlerindeki yaraları
yuvarlandığın kuyuları
atladığın hendekleri

bütün bırakılmışlıkları say şimdi
ardından ağlamaları
pişmanlığın zor dayanılan kırılganlığını
kaçtığın şehirleri
gizlendiğin oyukları
duvar taşlarındaki terleri
mermi izlerini sırtındaki

bütün hatırladıklarını say şimdi
dizilişlerini birer birer karşına
seçemediğin kaderin gibi olanlarını
kimsenin bilmediği, senin için
vazgeçilmez olanları
adına hala bir gül sakladıklarını
hala suyunu verdiğini

sonra kendini yok say.

Akın GÜRE

18 Haziran 2008 Çarşamba

Kavuşmak

Ne esen rüzgar,Foça'dan gelip yüzüme vuran,
Ne gecenin ışıkları sahilde,
Ne gezdiğimiz yerler Urla'da,
Ne dinlediğimiz şarkılar elele,evimizde,
Hani ne o "bak yine geri geldim"nerde...
Ne altında imzan duran yaptığın çömlek,
Ne mavi gökyüzü ortaklaşa soluduğumuz;
İçtiğimiz su;
Ne yediğimiz yemekler,aynısını yesem de!;
Ne hani o her yemekten sonra yaptığın kahveler;

Ne cüzdanımdan her açtığımda bana bakan resmin;
Ne ördüğün damalı kazak;soğukta tyitreyip, giymeğe kıyamadığım,
Ne yolladığın Bodrum zeytinyağı;
Ne zeytinler, yiyemediğim;
Olduğu gibi kavanozlarda şimdi,
Aşkım gibi;
Sanki hep taze kalacaklar...

Ah sevglim her gece,
ve
Her sabah nefesinin kokusunu duyamamak....
Kulaklarımın sesine hasretini şarkılarla bastırmaya çalışmak...

Ne dualarım;her gece yeni kelimeler aradığım;

Ve
Ah; son çare:
Ne de Tanrım!,
Aşkını içimde dikene çeviren Rabbim...

Seni bana getirmedi Sevgilim....

Getirmiyor...

Ama vefalıdır;
ah güzelim ölüm; nerdesin?
Hani sözümüz vardı,onunla,duymamış mıydın yoksa?
Nerdesin?
Bizden duyduğunu unuttun mu?
Son umudun kaldığı yerdesin artık!
Artık sev; kırmadan beni;
Üzmekten yorulup;
sonsuzluğu yakın ediver birden;
Çok şükür Tanrım;kavuşuyorum artık dediğim gün;

Foça da bulutsuz bir mavi gökyüzü vakti;
Fatih Camisinin minaresinden bir öğle selası ile
Beni sana kavuşturacak güzelim ölüm,
Sonunda;
Sessiz ve olanca dürüstlüğü ile hem de,
Çok şükür
Aşkım ve ben;
Merhaba sevgilim sonsuza dek Taşkule de...

Hasret

Sevgilim,
Nerdesin?

12 Haziran 2008 Perşembe

BAK İŞTE

Her dışarıya çıktığımda,
Evimi özlüyorum,
Sen olmadan
Sen dolu evimi...

4 Mayıs 2008 Pazar

RÜZGAR

Nasıl da yosun kokuyorsun,
Denizlerin üzerinden gelip,
İskele'de yüzüme çarpan rüzgar,
Bana Foça'nın kokusunu mu getirdin yoksa,
Böyle buram buram,
Bak yine bir gün bitiyor Urla'da...