Ne esen rüzgar,Foça'dan gelip yüzüme vuran,
Ne gecenin ışıkları sahilde,
Ne gezdiğimiz yerler Urla'da,
Ne dinlediğimiz şarkılar elele,evimizde,
Hani ne o "bak yine geri geldim"nerde...
Ne altında imzan duran yaptığın çömlek,
Ne mavi gökyüzü ortaklaşa soluduğumuz;
İçtiğimiz su;
Ne yediğimiz yemekler,aynısını yesem de!;
Ne hani o her yemekten sonra yaptığın kahveler;
Ne cüzdanımdan her açtığımda bana bakan resmin;
Ne ördüğün damalı kazak;soğukta tyitreyip, giymeğe kıyamadığım,
Ne yolladığın Bodrum zeytinyağı;
Ne zeytinler, yiyemediğim;
Olduğu gibi kavanozlarda şimdi,
Aşkım gibi;
Sanki hep taze kalacaklar...
Ah sevglim her gece,
ve
Her sabah nefesinin kokusunu duyamamak....
Kulaklarımın sesine hasretini şarkılarla bastırmaya çalışmak...
Ne dualarım;her gece yeni kelimeler aradığım;
Ve
Ah; son çare:
Ne de Tanrım!,
Aşkını içimde dikene çeviren Rabbim...
Seni bana getirmedi Sevgilim....
Getirmiyor...
Ama vefalıdır;
ah güzelim ölüm; nerdesin?
Hani sözümüz vardı,onunla,duymamış mıydın yoksa?
Nerdesin?
Bizden duyduğunu unuttun mu?
Son umudun kaldığı yerdesin artık!
Artık sev; kırmadan beni;
Üzmekten yorulup;
sonsuzluğu yakın ediver birden;
Çok şükür Tanrım;kavuşuyorum artık dediğim gün;
Foça da bulutsuz bir mavi gökyüzü vakti;
Fatih Camisinin minaresinden bir öğle selası ile
Beni sana kavuşturacak güzelim ölüm,
Sonunda;
Sessiz ve olanca dürüstlüğü ile hem de,
Çok şükür
Aşkım ve ben;
Merhaba sevgilim sonsuza dek Taşkule de...
18 Haziran 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder