17 Eylül 2007 Pazartesi

O kadın


Ben o kadını anlamamışım
30 yıl mı geçti ne?
Daha az değil,

Yeşil parkam sarı duvardaki çivide asılıydı.
Kar yağıyordu dışarıda,
Ben bir hayvan gibi yüklenirken bedenine.
Ne hisseder, ne beklerdim ki başka o anda senden,
Kapkara gözlerindeki
Ürkek bakışlarda kurtuluş umutlarıydı,
Acınası pırıltılarla,
Bende şekillendirmeye çalıştığın.
Otuz yıl sonra görüp,
Beni bir sonbahar gecesinde
Ansızın ağlatan!.

Beş dakikada benim tüketip bitirdiğim,
Senin yitirdiğin her şeydi, öyle değil mi?

Yeni bir dünyaya seni taşıyacak adama,
En son verilecek hazineni üç kuruşa sundun,
İki serseri arkadaşım beni bekliyordu dışarıda sabırsız...
Ayakkabılarım kirli divanın yanında dururken.

Sen kim bilir neredesin O kadın,
Çileli bir yaşamın olsa da ölmemiş ol, ne olur,
Ne ben seni; ne de sen beni tanıyabiliriz artık;
Olsun, daha ölmemiş ol ne olur,
Aynı gökyüzünün altında ol!
Ve ben bunu bileyim, görmesem de seni.

Türlü yalanları sırf kaçmak için sıralarken oradan,
Parkamı ellerinden zorla çekmeyeceğim korkma!
Saklamaya çalıştığın ayakkabılarımı vermesen de,
Ağlayarak sarıldığın kollarını bedenimden çözmesen de
Ne utanır ne kızarım sana artık!
Kara gözlerindeki ışıltıları söndürmem,
Ne de yaslanırım sana öylesine!.

Kimdin, bunca yıldan sonra ,
Aklımı çalıp, içimi ezerken
Beni yanına alan kadın,
Bana yalvarıp,
Gitme,beni de götür deyişin
Şimdi bıçak gibi saplanıyor yüreğime...
Ve seni o gitgide soluklaşıp ufalan ışıkların ardında,
Sarhoş nefeslerindeki aşağılamalarla baş başa
Bırakıp giden ben.

.
Hem okudum, hem de yazdım,
Bir yaşam sonsuz yaşam kadar değerliydi
Hani hayatın değeri nerede?
Nefretten öte bir şeyler,
Kendime duyduğum.


Seni bulur görürdüm,
Ne olur ölmemiş ol,
Soluğunun sıcaklığı gökyüzüne doğru gitsin.
Gözlerin baharda yeşillenen asma yapraklarını gürsün;
Sen bahçendeki sardunyaları sularken,
Çocukların gelsin, kucaklarında bebekleriyle
Ellerini öpsün bir bayram günü...

Galiba Anadolu’nun ortalarından bir yerdendin
Veya öyle de olsun;
Soluk, yorgun ve sefil dünyanda,
Benden yalvararak istediğin ışığı vermekten korktum,
Senden kurtulduğuma sevinmiştim...
O kadın,
Ben elimi çeken suçluyum,
Senden özür diliyorum
Beni affet ne olur...

Yavuz Peker
6 ekim 2002
Çömlekçi

Hiç yorum yok: